Page 26 - E-Dergi-Sayı 3
P. 26
Samsun E-Dergi Karagöz ve Hacivat
Amerika’yı hep yeniden keşfetmek zorunda kaldım Tiyatrosunun hemen her dalını da sahneliyordu.
ben. Hep özenmişimdir babası, dedesi sanatçı Ortaoyunu, Meddah, Tuluat, Kukla ve Karagöz...
olan insanlara... Gel gör ki ne sülalede bir sanatçı Karagöz; sırlarla dolu bir perdenin, sıcak ışığı
var ne de çevrede özenecek bir meslek erbabı... arkasından gelen büyülü seslerdi benim için...
Altındağ’ın rengârenk gecekondu mahallesinin İlk defa perdenin arkasını görmüştüm. İlk defa
birinde, gelecek kaygısı gütmeden, bir filmin içinde bir Karagöz tasvirini perdesiz görmüştüm. Büyü
yaşar gibi hızla geçiyordu gençlik yılları. Yedi göbek bozulması gerekirken daha da büyülendim adeta.
Ankaralı bir işçi çocuğum... Mahalle meclis gibi. Her Dokunmak istedim ama azarı yedim. Tiyatroda ilk
memleketten insan var. 72 millet derler ya, işte tam yıllarım. Bir çömez olarak illüzyonlara, kuklalara
da öyle... Her an bir ortaoyunu dönüyor meydanda. ve Karagöz sandığına yaklaşmak ne mümkün.
Bir bakıyorsun muhavere bir bakıyorsun çengi Bir adabı var bu işin dediler. Birini seçeceksin, on
çıkmış... da uzmanlaşacaksın. Emek vereceksin. Sandık
Tuzsuz da var, Tiryaki de... Başkentin göbeğinde taşıyacaksın. Her çömez tiyatronun yanı sıra bir yan
Kızılay’a yürüme mesafesindeyiz amma komşular dal seçiyordu. Çoğunluk kukladan yana kullanmıştı
tezek yakıyor. Geçim kıt kanaat... Hayatta kalmak hakkını. Ben Karagözü seçtim tabi ki. Genel Sanat
sanat… Hal böyle olunca seyyar satıcılıktan, Yönetmenimiz Kuklacıydı. “Mehmet Tahir İkiler”
tesisatçılığa kadar girip çıkmadık bir meslek Karagöz de oynatırdı nadiren. O dönem tiyatroda
bırakmadım. Vasıf biriktiriyormuşum haberim yok. bir Karagözcü daha vardı ama kısa süre sonra
Velhasıl hiç bir meslekte gelecek göremedim ta ki o ayrılmıştı tiyatrodan. Bir şeyler öğrenmek nasip
güne dek. olmadı. Mehmet Hoca’nın sandığı bana emanetti.
Nihayet bir yandan üniversite okuyup bir yandan Ama sandık pek açılmıyordu. Ramazan’dan
çalışırken aklıma bile gelmeyen, aramadığım Ramazan’a... Ben ise kapatmak istemiyordum. Gizli
mesleği buluverdim. Meğer aramam gerekeni gizli denemeler yapıyordum. 2000 yılında Mehmet
bulmuşum. Belediye otobüsündeki bir afiş, Hoca bizi Unima’ya (Milletlerarası Kukla ve Gölge
hayatımı değiştirdi. Oyunu Birliği) götürüp kaydettirdi. Üç dört kişiydik.
Tiyatro... Bunca yıl müzik diye tutturan ben, tüm İşte bu kuklacı, bu Karagözcü diye üye yaptırdı. O
becerimi kabul edebilen, çok daha büyük olan zamandan sonra iyice ağırlık verdim Karagöz’e.
sanatı es geçmişim. Başladım kendi kendime çalışmaya... Tasvirler
1998 yılında Başkent Tiyatrosu’nda buldum
kendimi. Tüm benliğimle sarıldım tiyatroya. “
Gişede bilet kesiyorum, dekor yapıyorum,
sahneye paspas atıyorum, teknik masadayım, Bir işi severek ve hakkını
sahnedeyim... Eve gitmek istemiyorum. Yıllar
geçtikçe; Oyunculuk, yönetmenlik, müzisyenlik... vererek yaparsan o iş sana
Çok yönlü bir tiyatroydu o zamanlar “Başkent
26 Tiyatrosu”. Çağdaş oyunların yanı sıra Türk daha fazlasını verecektir.