Page 8 - Samsun E-Dergi Sayı 4
P. 8
N Evliya Çelebi
1645 yılında Samsun’u ziyaret
eden Evliya Çelebi Samsun
hakkında şunları yazmıştır.
“Canik toprağında voyvodalıktır.
U dizdarı ve neferleri vardır. Halkı
Emanettir, 150 Akçalı kazandır.
Yeni çeri serdarı, kethüdası, kale
tümüyle gemici ve kendirci olup,
avam takımı yoktur. Fakat pekçe
temiz giyer. Şehir, Sinop tarafına
düşer. Kalesi deniz kıyısında
sağlam bir taş yapıdır. III. Mehmet
(eğri fatihi) döneminde Ruslar
bu kaleyi istila edip bazı yerlerini
Gezginlerin Gözünden
yıkmış iseler de sonra yine
S neferler konmuştur. Yetmiş kulesi
onarılarak müstevhi edilmiş ve
iki bin bedeni vardır. Samsun
şehrinin suyuna (kanavkariz) derler,
lezzetli bir sudur. Evleri kiremitli,
bağlı, bahçelidir. Medrese, imaret
darülhadis gibi şeyleri yoktur. 7
tane sübyan mektebi vardır. Açık
yerdir ama yine demir atılabilir.
Dağlarında yaban üzümü, nar
SAM
rengi armut turşusu meşhurdur.
Nice bir fıçılarla İstanbul’a getirilir.
Gemi palavaraları için kendir
ipleri ise dünyaya yetecek kadar
çoktur.”
Katip Çelebi
“Samsun Karadeniz kıyısında
Kefe’nin tam karşısında ünlü ve
görkemli bir kasabadır. Amasya
suyu kasabanın doğusundan
geçerek denize dökülür. Samsun’un
güneyindeki dağ bir yay çizerek
batıdan ve doğudan denizle
birleşir. Samsun bu silsilelerin
oluşturduğu yarım çember ile
Karadeniz arasında alçak bir
düzlüktür. Kayada eski yapı olarak
bir kale ve kalenin içinde camiler,
hamamlar ve çarşı vardır. Yörenin
bir özelliği birkaç ev bir araya
getirilerek küçük bir yerleşim
oluşturulmasıdır. Böylece 3-4 evi
içeren, birbirinden uzağa serpilmiş
öbeklere mahalleler adı verilir.”