Page 14 - Samsun E Dergi Sayı 2
P. 14

Hezârfen’den

       14


          Bayraktar’a Türklerin

      Selçuk Bayraktar Röportaj  Gökyüzü Serüveni











       Samsun E-Dergi







                   Tarih sahnesine çıkan ilk Türk topluluğunun adının Göktürkler olması uygarlık
                    serüvenimizde önemli işaretler taşır. Güneş, ay ve yıldız dahası sema her zaman
                    ilgimizi çekmiş olacak ki Oğuz Destanı’nda “Türklerin gökten inen bir ışık içinden
                    çıkan bir kadından doğduğu” yazılır. Göklerden gelen kadının çocukları da Gün, Ay ve
                     Yıldız isimlerini almıştı. İslam ile tanışana kadar yol göstericileri Gök Tanrı olmuştu.

                     Müslüman Türk unsurlar da Orta Asya coğrafyasında göğün engin yol göstericiliğini
                      keşfetmişlerdi. Kutsal kitapları Kur’an’ın birçok ayetinde göklere atıf yapması
                      astronomiye yönelişlerinde özel bir yerin olduğunu gösterir.

                       XI. yüzyıla geldiğimizde gökyüzünde süzülen bir Türk’e rastlıyoruz:
                       İsmail Cevheri. Gazneliler döneminde yaşayan Cevheri, Nişapur Cami’nin kubbesine
                        çıkarak toplanan halka “Ey ahali, dünyada yapılacak en mühim şey göklere
                        uçmaktadır. Ben de onu yapacağım.” diyerek kendini boşluğa bıraktı ve bir süre
                        süzüldükten sonra gözden kayboldu. Yeterince yavaşlayamayan Farab’lı İmam İsmail

                         Cevheri, tarihte bilinen ilk Türk hava şehidi olarak kayda geçti.
                         Timurlular’ın bilge hükümdarı Uluğ Bey tarafından yaptırılan Semerkant
                          Rasathanesinde devrin ünlü astronomları çalışmışlardı. Bursalı Kadızade Rûmî
                          Gıyasüddîn ve Ali Kuşçu bunlardandı. Bu astronomların yaptıkları çalışmalar sonucu
                          hazırlanan eser uzun yıllar Batı rasathanelerinde de temel kitap olarak kullanıldı.
                           Osmanlı’ya gelince karşımıza gerçekten bir dahi çıkar. Takiyuddin Efendi. Avrupa’dan

                            çok önce buharın makinalara uygulanmasını keşfetti. Gökbilimci, mühendis,
                            matematikçi ve mekanikçiydi. Osmanlı’da ilk rasathaneyi (gözlemevi) kurduğunda III.


                             XVII. yüzyıl Osmanlı’sında adı çok şey bilen adam anlamına gelen birine rastlarız:
                            Murat zamanıydı.                                  Ömer İdris AKDİN
                             Hezârfen. Tam adı Hezârfen Ahmet Çelebi. İlhamını İsmail Cevheri’den alan Hezârfen
                              Ok Meydanı’nda birçok denemeler yapar. Leonardo da Vinci’nin çalışmalarından da
                              yararlanarak Galata Kulesi’nden kendini bırakır ve Üsküdar sırtlarına kadar uçtuğu
                              söylenir. Bu olay İstanbul’da ve Avrupa’da büyük yankı uyandırır. Evliya Çelebi’nin
                               Seyahatnamesinde yer alan hadise bir efsane ve masal olarak görülse de her şeyin

                               hayal etmekle başlayacağı gerçeğini değiştirmez.
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19